Gün ışıgına değil ,güneşe dön
Sen kalıcı dostu ara.
Eğer Allah'tan başka senin gönül verdiklerinde vefa ve bağlılık
olsaydı, senin en vefalı yakının olan annen ve babanın dostluğu nerede?
Eğer Hak'tan başka biri dayanmaya ve güvenmeye layık olsaydı, seni
yetiştirenlere bağlılığın, dostluğun devam etmez miydi?
Senin süte memeye olan alışkanlığın kalmadı;
Mektepten nefret ederdin; o da geçti gitti.
O dostluk, o alışkanlık onların varlık duvarlarına akseden ışıktı.
O ışık güneşe döndü gitti.
Hak güneşin ışığı her her neye düşerse, ey yiğidim sen ona aşık
olursun.
Böylece sevdiğin her varlıktaki güzellik Allah'tan geliyor.
Sen her neye aşık olursan o şey ilahi sıfatlardan biri ile yaldızlaşmış, nurlanmış.
Gönül verdiğin şeyin yaldızı aslına gidip de o çirkinleşince, bakırı
meydana çıkınca, tabiatın ona doyar, ondan hoşlanmaz, onu boşlayıverir.
Sevgilinin seni büyüleyen o yaldızlı güzelliğinden elini ayağını
çek; bilgisizlik yüzünden sahte bir madeni altın sanıp da ''hoş''deme.
Çünkü sahte şeylerdeki hoşluk, güzellik iğretidir.
Görünüşte süslü ve püslüdür ama altında süssüzlük ve çirkinlik vardır.
Fani varlıklarda görülen güzellik, ilahi güzelliğin iğreti olarak onlara aksetmesinden ibarettir.Akseden o nur, günün birinde aslına geri dönecektir. Bu yüzden ey salik; iğreti güzelliklere bakma da, sen onun aslını, yani ''güzelliği vereni'' ara!
Güneşin duvara düşen nuru, yine güneşe gider.
Sen duvara düşen nura değil de, o nuru düşürene, ::yani güneşe git.
Sana layık olan da odur.
Mademki oluktan su akmadı, yani güzellerden vefa görmedin;
Bundan sonra suyu sen göklerden elde et.
(Mesnevi'den)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder