31 Aralık 2012 Pazartesi

şairin yaratılışı inleyen bir bülbüle benzer




Tab’-ı şair andelîb-i zârdur gülzâr şi’r
Nutk sâhil, akl gavvâs ü dür-i şehvâr şi’r...
AŞKİ
( Şairin yaratılışı inleyen bir bülbüle benzer, şiir de gül bahçesidir.
Yahut söz sahildir de, akıl orada dalgıç; şiir ise şâhâne bir inci.)

derununda gam




Âlemde gönül var mı ki onda elem olmaz,
Âdem bulunur mu ki derûnunda gâm olmaz.
Bedri Dede

30 Aralık 2012 Pazar

geceyi söylüyor sessizlik

Geceyi söylüyor sessizlik;
Geceyi ve ölümü...
Çok dünya gördüm bu yaşıma;
Oldum olası; diline yakın durdum gecelerin;
Kulağımı verdim; dinledim;
Beraber ağladık bazen;
...ve ikimiz de yalnızdık;
Benim gibi; sükûneti severdi o da.
Aysız gece yoktu.
Zıtlar aynaydı birbirine.
... Gece gibi insanlar olur ya?!...
Bir tebessüm yüz aydınlatır ortalığı!
Gözleri yıldız olur.
Şimdi geceyi solumaktayım;
Biraz gece biraz yıldız biraz ay olmaktayım.

Ali Hakkoymaz

alçak dünya...

Câm-ı safâ gerekmez dünyâ-yı dûn elinden
Merdâneler şikârı almaz zebûn elinden...
NEV'İ
( Alçak dünyanın elinden gelecek mutluluk eksik olsun, tenezzül etmemeli; zira mert avcıya yakışır mı zavallı birinin avını elinden alsın.)



Rahman iyi edecek bizleri



Sana dahi anlatamadığım acılarım var Hayat,
biliyorum ki Rahman olan iyi edecek bizleri..
 İbrahim İnecik




gam/zede bir haldeyim


gülüşlerim , Acı'mı örtemiyor bazen...
Gam\zede bir haldeyim...
İbrahim İNECİK


29 Aralık 2012 Cumartesi

zor günler...



Baktım ki zor günlerin gitmeye niyeti yok...
Sandalye çektim altına
"Buyur otur kardeş " dedim...
İbrahim Tenekeci

insanlar kıyıcıydılar

İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım...
- Cemil Meriç -


28 Aralık 2012 Cuma

sonsuzluk destesinden


Aç Kapıyı
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

... Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.

Necip Fazıl Kısakürek


sevmeyi bilmek

Cennet sevmeyi bilenlerindir..
Sadi Şirazi

acılarıma yetecek kadar...

Azıcık gece alayım yanıma yalnız, acılarıma yetecek kadar gece...


Kalpleri denk olanlar

Kalpleri denk olanlar bütün yaraları birlikte sarar, bütün travmalara birlikte mukavemet ederler...

sol yanımda...

Sen "sol yanımda"
Yapmacık bir sohbahar yaprağı değilsinki;
Rüzgar olup düş dediğimde düşesin Yüreğimden.!!

Yunus Bozyel




26 Aralık 2012 Çarşamba

kelimelerin gücü

Mektuplar ayetle başladığında kelimelerin gücü kalemi kırar
Cengizhan Konuş


25 Aralık 2012 Salı

Allah'dan başka

Dud-ı âhım ne acep göklere tutsa yüzünü.
Âşıkın kimisi var ola Hudâdan gayrı...

NAŞATİ
( Ahımın dumanları göyüzünü sarsa bunda şaşılacak ne var, Aşığın Allah 'dan başka kimi vardır ki...)

24 Aralık 2012 Pazartesi

hayat


HAYAT
Rüzgârdan açılsa kapım, bir ânda,
Kara haber gelmiş gibi ürkerim.
Sanki gemilerim battı ummanda,
Paramparça oldu gökte ülkerim.

Ne acı, kaybetmek için sahiplik!
Ölümlüyü sevmek, ne korkulu iş
Hayat mı, püf desen kopacak iplik,
Çıkmaz sokaklarda varılmaz gidiş.
(N-F-K/1972)

ne kadar ağırbaşlı bu kışlar


Ne kadar ağırbaşlı bu kışlar;
Saçları ağarık; ondan mı?!...
Bak; gizlenmiş aşklar;
Bahar gibi sere serpe değil;
Ne güzel;
Kar gibi derviş olmuşlar!
Er(i)seler bari...
...muratlarına!

Ali Hakkoymaz

Parmağına diken battı diye


Kimi adamlar yürek denen gül bahçesinin yakınlarında gezerken
Sadece oradaki renkleri görebilir yüzeysel biçimde
Kimi adamlar ise o güllerin kokusunu da duyar derinlerinde
Sevmek böyle bir şeydir işte, herkeste benzeri bulunmaz
Hak etmez ba...zı bahçe senin emeklerini
Olsun, parmağına diken battı diye
Hiç kimse tüm çiçeklerden hesap soramaz!
[Özgür Gümüşsoy //



23 Aralık 2012 Pazar

tevbe kapısı açıktır


Günahına çok üzülen bir adam İbn Mesud(ra)sordu:
_Bunun tevbesi varmıdır?
İbn Mesud(ra) baktı ki adamın gözlerinden yaşlar akıyor.Şöyle dedi:
-Cennetin sekiz kapısı var ,bunlar bazen açılır,bazen kapanır.Fakat tevbe kapısı asla kapanmaz.O kapıda görevli bir melek var,o melek daima kapıyı açık tutar .Sen ameline bak ,ümidini kesme.

Asrısaadet iklimini solumak s.82

her dem mi sanırsın?


Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın
Ey gonca bu cem’iyyeti her dem mi sanırsın

handan görünen herkesi hürrem mi sanırsın?


Çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın

gönül yorgunluğu


Beden yorgunluğunu iyi bir uyku alıveriyor da,
gönül yorgunu uyurken de yorgun...
Serdar Tuncer


farkında bile olmadan


Alıştığının farkında bile olmadan unutmanın
yollarına düşer bazen kelimeler...

Mehmet DEVECİ

düş manzaralı

Çayınızı nasıl alırsınız?
Düş manzaralı olsun lütfen!''


22 Aralık 2012 Cumartesi

kaleme vefa borcu



Yalnız kalemimin istidadının mustahakkını vermekti kelimeler ve cümleler ile raks edişimin sebebi..kanayan yara hiç durmadı..keder
gündemimizden hiç düşmemişdi zira..efkarin ve hüznün içinde gülenlerdik biz..ben böyle ne yazardim nede okurdum seni...
 kaleme vefa borcum olmasaydı...
/birsen/

büyüdükçemi anlıyoruz gerçekleri?

İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri ?
Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri ?
Özdemir Asaf


döner mi ya Rab?


Yüksek uçan gönül yorulur bir gün
Mizan terazisi kurulur bir gün
Herkesin ettiği sorulur bir gün
Döner mi yarabbi dil yavaş yavaş
Aşık Mesleki

21 Aralık 2012 Cuma

öteler bakışlı...



Yazgımın sureti, öteler bakışlı, hüznü şavkılı...

haykırarak sustum!

Ağladığım her geceye isminle seslendim.
Saydın mı kaç damla döküldü gözlerimden yanağıma?
Cengizhan Konuş


19 Aralık 2012 Çarşamba

merhamet ister

Kanadı kırık kuş merhamet ister...
Sezai Karakoç

Hayaller kırıldığında

Şimdi siz de çok üzgünsünüz biliyorum
Yine de ölüm müsterih, ölüm Hakk bana!
Ve inanın ki; su olur buz, hayalleri kırıldığında…
[Özgür Gümüşsoy

anlamadan...


Saatler şimdiyi gösteriyor;
Çığlık çığlığa eriyor zaman.
Ağlamaktan bir hâl olmuşum;
Ne sık değişiyor aynalar;
...anlamadan...
 
Ali Hakkoymaz

sır şehir...

İstanbul uykuda şimdi!
Uykuda bir masal gibi...
Ve hâlâ rüya bu şehir;
Bir o kadar sır;
Bir o kadar münteşir!
Ali Hakkoymaz


çağırırım dost dost

18 Aralık 2012 Salı

fena mevsiminden göç vaktidir


Fena mevsiminden göç vaktidir beka mevsimine
Haydi kanatlansın artık tüm kuşlar
Hava ne zemheri ne de sonbahar
Varlığımızdan bir şey anlamadı ki ,
yokluğumuzun farkına varsın insanlar.
çalıkuşu

katre...



Dane harman değil, ama harmandandır, katre deniz değil, ama denizdendir..."!
Ömer Tuğrul İnançer

en ummadığın keşf eder...

En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnın
Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın
Terkib-i Bend'den

aslında...

Mutlu" oldun sanıyorsun ya!
Aslında "razı" oluyorsun..

Muhammed Mağ

17 Aralık 2012 Pazartesi

Ancak ''O''ndan...


 Ben seni Rahmana giden yolda sevdim,
vuslatıda ancak ondan(c.c.) dilerim.
Şems-i Tebrizi

16 Aralık 2012 Pazar

Edeble başını eğ

Ser-fürû kıl zât-ı Hak fikrinde kim gavvâsı gör
Olmayınca ser-nigûn deryâya olmaz âşinâ...

( Zât-ı Hak bahsinde edeble başını eğ. Dalgıçtan ibret al; zira o baş aşağı olmadıkça, başını eğmedikçe denizi tanıma imkanı bulamıyor.)

Hazan rüzgarı

Saltanat tacın giyen âlemde mağrur olmasun
Nice sultan börkin almışdur begüm bâd-ı hazan... BAKİ

( Beyim! Bu dünyada saltanat tacı giyenler asla mağrur olmasın!
Çünkü hazan rüzgarı nice sultan başlığını -ve hatta başını- alıp götürmüştür.)

aynasını kır


Hod-gâmlarun mâ-hasalı nakd-i kederdür
Âyîne-i hod-bîni şikest it heme-bin ol…
NÂBÎ
( Kendini beğenmişlerin elde edip kazandıkları şey kederlerinin ücretidir. Sadece kendisini görüp beğenen kimsenin aynasını kır herşeyi görücü ol.)

dedik ya...



Dedik ya ; biz sakalları şiirle karışık,
kalbi Allah sevgisiyle barışık adamları sevdik…

ey gül!



Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül,
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.
Etsem de abestir sitem-i hâre tahammül,
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.

15 Aralık 2012 Cumartesi

ruha düşen çileler



''Gönül bağım sarardı, erken geldi sonbahar,
Bahçemdeki bülbülün payına figan düştü.
Bir acı yaşadım ki yağan yağmurlar kadar.
...Ruhumun kasesine zehr-i baldıran düştü...

Yağmalandı her yanım acılar meclisinde,
Çığlığımı kaybettim sessizliğin sesinde,
Ömürler sebil oldu, yılların çeşmesinde,
Benimde bardağıma bir acı yalan düştü...

Gözyaşımla yoğurdum acıların harcını,
Sahiplendim hasretin başa bela tacını,
Tek tek yolmak istedim beyazlanan saçımı,
Simsiyah gözlerime sanki bir duman düştü...

Boş gezen hülyalara, sebil oldu gençliğim,
Bir acı zehirmiş yudum yudum içtiğim.
Gündüz masallarında hasretini biçtiğim.
Ruhumun gergefine kanlı bir akşam düştü...

Uykular hicran oldu, gecenin son deminde,
Her şeyimi kaybettim bir veda bestesinde,
Bir rüya yaşadım ki gerçeğin ötesinde,
En güzel baharlarım, gözümde üryan düştü...

Vuslatın arzusuyla, söylenirken şarkılar.
Yalnızlığın sancısı gönlüme pusu kurar.
Ne gitmek çare olur, ne kaçmak, nede firar.
Ayağımın dibine aşılmaz umman düştü...

Herkes baharı yaşar bense kara kışları,
Bana acıyıp bakar ölümün bakışları,
Bir sabır ağacım var acıdır yemişleri,
Meyvesiz dallarıma deli bir tufan düştü...

Şimdi karanlıklarda koyu bir gölgeyim ben.
Şimdi mecnun misali garip bir çöldeyim ben.
İşte halim böyledir daha ne söyleyim ben.
Ruhumun yollarına, garip bir kervan düştü...

Bu bir hesap kervanı, bu bir sonun şiiri,
Bense bu son şiirin en sonuncu şairi,
Geçmişin hesabıyla düşlüyorken ahiri,
Doğacak şafağıma, kopkoyu bir kan düştü...

Gözlerime değmekte kan rengi hatıralar.
Verilen bu hesapta, han düştü hancı düştü...
Bedenimden ruhuma işliyorken yaralar.
Son nefes karşısında ömrüm yabancı düştü.''

Ruha düşen çileler
Yusuf Mescioğlu

Nerede imanın yüzüne düşürdüğü nur?




Nerede imanın yüzüne düşürdüğü nur? Nerede dinin sana lütfettiği mutluluk, Allâh’ın lütf ve ihsan denizine daldığın halde neden elin, avucun boş? Nerede cömertlik?
Irmağı gören, susuzlardan suyu esirgemez; bilhassa Cenab-ı Hakk’ın feyz deryasını gören, lütuf bulutlarına nail olan kimse, muhtaç olanlara karşı iyiliklerde bulunur, cömert olur.”
Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)

ilim çok ve yerinde soru sorularak öğrenilir.



İlim çok ve yerinde soru sorularak öğrenilir.

Ebu Yusuf'a(Allah ona rahmet eylesin)''Bu ilmi seviyeye nasıl ulaştın?denilince şöyle cevab  verdi:
''Önüme gelen herkesten faydalanmaktan çekinmedim .Öğrendiklerimi başkalarına söylemekten çekinmedim(cimri davranmadım)

İbn Abbas(ra)'a aynı soru sorulduğunda ,yani''Bu ilme nasıl ulaştın ''denilince o da''Çok soru soran bir dil,çok düşünen bir kalb ile'' cevabını vermiştir.

İlk dönemlerde öğrencilere (ilim yolcularına )ne dersin?adı verilmesinin sebebini ,öğrencilerin çok soru sormalarına bağlamaktadırlar.Çünkü eskiden öğrenciler ilim tahsili için bilgi sahiplerine :''Bu meselede ne dersin?şeklinde soru sorarlardı.İşte bu sebeble ''ne dersin?manasında
''mâ tekulü ''diye isim takmışlarıdr.

İmam Burhanuddin Ez-Zernuci

Ta'lim'ül Müteallim  s.163

14 Aralık 2012 Cuma

bir hicran çölüne bıraktın beni...


Bir hicran çölüne bıraktın beni
Kalbine girdiğim yolu kopardın
Yaydın üzerime yalan gölgeni
Adını andığı dili kopardın

İçimden boşluğa savruldu külün
Hüznün ateşiyle yandı kakülün
Yıllardır ruhumda öten bülbülün
Her seher konduğu dalı kopardın

Uzattıkça sana boş ellerimi
Birer birer yıktın hayallerimi
Bilmem, ölü müyüm, yoksa diri mi
Saçımdan son siyah teli kopardın

Gönlümde aşkınla her gün yeşeren
Göğü yıldız yıldız önüme seren
Aynasında yalnız seni gösteren
O güzel, bembeyaz gülü kopardın

Nurullah Genç



insanın soğuğu incitir...

Havanın soğuğu üşütür de insanın soğuğu incitir.

Mehmet Deveci