18 Mart 2012 Pazar

insanı yaşatan ümittir...






İnsanı yaşatan ve ayakta tutan inanç olduğu gibi inancı ayakta tutan dahi ümittir. Kim ümidini yitirirse her şeyini yitirmiştir. Ümitsizlik denilen katil mutlulukları tahrip ettiği gibi hayatı dahi katleder. Sırrı İmtihan gereği sıkıntılara giriftar olan, nefsinin hatalarının kurbanı olan, başka insanların nefislerinin kötü, çirkin, merhametsiz ve acımasız tutumları ve teşebbüsleri neticesi hayat çekilmez, yaşanmaz, sıkıcı boğucu kasavetli ve dağdağalı ve hastalıklı ve acılı ve ölümlü hale gelen insanlar; bu kadar çöküş, yıkılış, acı ve felaketlerin karşısında yıkılırlar. Darbelerle düşer ve  sendelerler. Bazen başkalarının acıyacağı, ağlayacağı ve üzüleceği hallere düşer. Bazen olur kaderi ilahiye ellerinden bir depremle, kazayla hastalıkla sevdiklerini alır. Bazen olur kaza gelir gözünü kulağını bedenini veya malını ve sevdiklerini alır. Bazen zalim bir insan gelip hayatını mahveder. Bazen bir zaafı yüzünden veya acziyeti yüzünden acılara kederlere ve felaketlere düşer. Bazen başkalarının hatasının cezasını çeker.Bazen olur en sevdiğinin eliyle felakete düşer.Başına gelecek veya gelebilecek ne olursa olsun bütün felaketlere,acılara ve kederlere karşı ümidini yitirmemelidir.İnsan darbelerin büyüklüğü karşısında yıkılabilir.Darbeler karşısında sendeleyebilir.Tahammül edilmeyecek seviyelere gelebilir başına gelen musibetler.Musibet veya bela ne kadar büyük olursa olsun fani,geçici ve bitici olduğunu düşünüp sabır edecektir.Başına gelen ne olursa olsun ümidini yitirmeyecek.Yıkılmayacak dik duracak.Bilecek ki başına gelen ne olursa olsun dünyanın sonu değil.Hayatın sonu hiç değil.Küçük evi,yuvası,ailesi yada çevresi bozulup yıkılsa bile dünyası yıkılmamıştır.Hayat devam ediyor.Etrafında sadece musibete belaya sıkıntılara maruz kalan o değildir.Belki etrafında nice başarı öyküleri olan insanlar  vardır ki,evi ,yuvası, ailesi elinden çıkmış, malını kaybetmiş iflas etmiş,işini yitirmiş evi yanmış ve mal varlığın gitmiştir.Ama yılmadan usanmadan bıkmadan korkmadan ümitsizliğe düşmeden yeniden ayağa kalkmayı bilmiş,metanetle dimdik ayağa dikilmiştir..Niceleri vardır ki belki yüz kere bile yıkılmış olsa inatla,ısrarla ve cesaretle ayağa kalkmıştır..Yada öyle musibete düşenler olmuştur ki,insanların nazarında acınacak,zavallı ve zelil duruma düşmemek için yıkılmamışlar ve Allaha ve inançlarına dayanarak doğrulmuşlardır.Peygamberler gibi,sadıklar ve veliler gibi musibet ve sıkıntılara karşı akıllarıyla ,tevekkülleriyle sabırlarıyla ve ümitleriyle yeniden hayata tutunmuş,mücadele etmiş ve kazanmışlardır.
Eğer insanın başına gelen musibet, bela ve felaketler kendi nefsinden ise Allaha istiğfar ederek af dilenecek. Başına gelenler kaderi ilahiyeden ise rabbine şükredecek. Başına gelenler başkaları yüzünden ise onlara dua edecek. Hiç bir şekilde isyana, bunalımlara ve dalalete girmeyecek. İçkilere, kumara, şiddete, uyuşturucuya ve karanlıklara sığınmayacak. Rahmeti ilahiyeye sığınacak.Sanki dünyada belaya,musibete ve kedere düşen başkası yokmuş gibi davranmayacak.Bu belalar beni mi buldu demeyecek.Başına gelen işlerde bir Kemali hikmet cemali adalet görecek.
Musibete, sıkıntılara ve belalara düşmüş insan, şu hakikati iman, insaf ve izan ile bilecek ki,kudreti ve rahmeti sonsuz olan bir rabbi olanın hayatında ümitsizlik ve korku olmaz. Her şeye gücü yeten bir  ilahı olanlar için endişe ve yeis olmaz.  Her şeyin  anahtarı yanında olan,bütün kainatın iplerini elinde tutan Allah’ı olan için ümitsizlik olmaz..
Hele kullarına seslenerek.’Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır).” Diyerek kullarına sıkıntı,keder,elim ve üzüntü anında ‘bana dayanın bana sığının bana tevekkül eden benden yardım isteyin.Şeytanın ümitsizlik vartalarına ve telkinlerine düşerek isyana dalalete ve ümitsizle düşmeyin‘ diyen bir rabbi olan için ümitsizlik ve korku olur mu.
Hele kullarına hitap ederek. ‘Başınıza ne gelirse gelsin, neyle karşılaşırsanız karşılaşın. Malınız, canınız, dostlarınız gitseler de yalnız kalsanız da ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! Diyerek beni kendinize vekil tayin ettiğinizde’ Ben size yardım ederim.Sizi karanlıklardan aydınlığa ,yokluktan varlığa,çirkinlikten güzelliğe,şerden hayra çıkarırım.Hüznünüzü giderip size kaybettiklerinizi ya dünyada veya ahrette kat kat veririm.Diyen bir rabbi olan için ümitsizlik olur mu.Şeytanın ve nefsinin tuzaklarına düşüp isyana ,dalalete ve şekvaya gider mi.
Madem Allah var, Madem bu dünya darı teklif ve imtihan yeridir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem hayat ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem iyiliklerin ve kötülüklerin bir karşılığı olacaktır. Hem madem cennet ucuz değil. Hem madem insan sabır ile mükelleftir. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane i dünyanın gayet Hakim ve Kerim bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem ‘Allah kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez’ (Bakara/286) sırrınca takat getirilemeyecek bir mükellefiyet yükletilmez.
Elbette en bahtiyar odur ki dünyanın faniliğine geçici sıkıntılarına aldanıp, ümitsizliğe düşüp ahretini mahvetmesin. Rabbine isyankâr olup yoldan çıkmasın. Geçici ve zail dünyevi şeyler uğrunda hem dünyasını hem de ahretini mahvetmesin. Sabır, tevekkül ve teslimiyet gösterip. Selametle kabir kapısını açıp ebedi saadete girsin.Vesselam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder