31 Ocak 2014 Cuma

halının tozu,kötünün sözü bitmez./A.Hakkoymaz



Biraz şiir okuyalım.
Çok yorulduk.
Rahatlatan besteler dinleyelim.
Estetiğin dönüşü gecikiyor gibi.
Çok kabalaştık; 
Biz bunlar değiliz.

Sesimiz şifa idi bizim.
Atasözlerini hap diye içerdik;
Kötü söz sahibinindi;
Geçip giderdik oradan.
Yine öyle yapalım.
Dinleyelim ataları.
Rahmetli annem derdi ki:
"Halının tozu; kötünün sözü bitmez!"

25 Ocak 2014 Cumartesi

sükutunu kınından çekme!



Susunca, kelimeler secdeye kapandı.Her şey kendi derinliğine vardı...Sükutunu kınından çekme! Dilin dağılır..!<Cemil Meriç>


elele tut.../a.c.z


Farzet körsün, olabilir, Elele tut, Taş al ve at, Kafiri bulur.



ince sızı

göz kırpan yıldızlar


Allah’ım, yıldızlara ağız ver, dil ver;
Benimle konuşsunlar...
Göz kırpıp durmasınlar uzaklardan
Bahaeddin Karakoç


ölmeye hazır mısın?/amak-ı hayal



-Ebedî bilmeceyi çözmek istiyorum. -Ebedî bilmeceyi mi? Hangisini? -Hangisini mi? -Öyle ya, hangisini? ...-...Ruhun hakikatini.. -Ruhu diriler bilemez. Ölmeye razı mısın? -Evet! Razıyım.


Kendi kendime...



KENDİ KENDİME

Bakma öyle sorgular gibi, gözündeki yaş kadar sahiciyim…
İncitilmiş güllerin kanayan yarası kadar sahici…..
Gerçeklik payı olmayan bir masalın külkedisi değil,
Bir çift gözün ardına saklanmış bir alemin ta kendisiyim…
Sırlı bir aynanın ardındaki ürkütücü sır gibi karanlık,
Yüzünü çevirdiğinde karanlığını gösterecek kadar aydınlık…
Bin bir türlü yalanın içinde devrik bir cümle kadar anlamsız,
Öznesiz bir aleme anlamlar yükleyen yüklemin ta kendisiyim…
Zemheri ayazlarında üşürken unutmaya yüz tutmuş yüreğin,
Yüreğinin buz tutan odalarında ısınmaya çalışan misafir,
Sadece aşkı bilenlerin sürüldüğü o coğrafyadan gelen,
Mumdan kayıklarla ateşlerden geçen mültecinin ta kendisiyim…
Sadece ademi bir güzelliğin sırrının peşine düşmüş Adem,
Filbahar ağacının gölgesindeki Ademin varlığını bilmeyen havva,
Dünyanın çok bilinmeyenli mor karanlığındaki kayıp bir kimlik,
Tarihçesi ihmal edilmiş bir aşkın son takipçisinin ta kendisiyim…

Sahte sevgilerin satıldığı pazarlarda bir avuç yalana satılan esire,
Haybeden aşkların heybeleri doldurduğu günlerde hercai bir menekşe,
Sultanlığını unutup, dillere düşen bir aşkla sadece kendini yakan Züleyha,
Esarete atıldığı kuyuyla taçlanıp aşkın adı olan Yusuf’un ta kendisiyim…
Ne kadar anlatsam da anlatamam kendimsiz kendimi, satırlar kafi değil,
Dokundukça inleyen şu kalemde derdimi yazmaya muktedir değil…
Hazan makamının mor mürekkebinden damlayan her sözcük kor değil,
İçindeki ademi sesin, alfabesiz satırlarımdaki kör yansımanın ta kendisiyim…



K.Saat



24 Ocak 2014 Cuma

insan binbir hüznün esiridir...



İnsan, bin bir hüznün esiridir; düşer, kalkar avaredir...
Bir ömür kendini yaşayamaz, hep başkalarına pervanedir!

Kadim Dolunay

21 Ocak 2014 Salı

arayerde..



" arayerde bir hüzün büyür gider "


t.uyar



Dünya bir misafirhanedir.





"Dünyâ bir misâfirhânedir...

Kanunu dâiresinde işle, hareket et. Sonra arkana bakma, çık git."
sözler


cennetliklerin vasıfları



O kullar adaklarını yerine getirirler ve şerri yaygın olan bir günden (kıyamet gunu)korkarlar.

Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

Biz; sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür bek
lemiyoruz.

Çünkü biz asık suratlı ve çetin bir günde Rabbimizden korkarız.


Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara(yüzlerine) bir güzellik, (gönüllerine)bir sevinç vermiştir.

Sabrettiklerinden dolayı onların mükâfâtı ise, (girecekleri) Cennet ve (giyecekleri)ipektir!
İnsan 7/8/9/10/11/12


20 Ocak 2014 Pazartesi

hüzün ...








Hüzün edep ehlinin süsüdür..Kim ki hüznün tadını tatmaz, ibadetlerin tadını da tadamaz...

Allah-ü Teala Davud a.s.'a buyurdu ki;
''Ya Davud! Kalbini temizle...!''
Davud a.s.;
'' YA RABBİ! ne ile? '' 
''Hüzün ve gam ile Ya DAVUD...Hüzün ve gam ile...!''





19 Ocak 2014 Pazar

hamuş ol!






Hamûş ol sırr-ı ‘aşk-ı yârdan lâf urma seslenme
Yanıp âteş-nevâ-yı ney gibi her dem nefeslenme
*************** Hâkim ***************
Sessiz ol yar ile olan aşk sırlarından sohbet açma / Yansan da ateş sesli ney gibi sürekli nefeslenme, sesin çıkmasın.

16 Ocak 2014 Perşembe

düş içinde düş...




Simsiyah bir iplik, incecik bir iğne ile geceyi kalbimin kenarına işliyorum… Bir gül-i siyahtır iğnemden hayat kasnağıma düşen. Hüznü yudumluyorum. Sonra dünya yorgunu gözlerimi kapatıp düş içinde düş görmenin yolculuğuna çıkıyorum…" Nesrin Çaylı

14 Ocak 2014 Salı

gönlün genişliği




"Gönül öyle bir şeydir ki, bu yedi semanın yedi yüz misli bir genişlik, ona dahil olsa, gönlün genişliği içinde kaybolur." 

(Mesnevi'den)


incecik gelincik sapı.


Sevmek;yaşamın bizi sürüklediği 
uçurumun kıyısında tutunduğumuz 
o incecik gelincik sapı..


Sevinçlerin üzerine toprak atıyor hüzünler.



Hep dert yükünden mi düşer çeneler avuç içine? 
Dünden kalma kaygılarla geçiyor bugünler...
Sevinçlerin üzerine toprak atıyor hüzünler.

Kadim Dolunay


5 Ocak 2014 Pazar

hazırdan yiyor adalet



Hazırdan yiyor adalet Ömer-ül Faruk'tan beri.

İsmet Özel

ağla...




Ağla… Ağlayınca, kalbinde düğümü çözeceksin…
İçinin gökyüzüne umuttan kuşlar çizeceksin.

Kadim Dolunay


hüsn-ü hattan.






Hat:Macit Ayral
muhakkak ki namaz, mü’minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır.Nisa/103

zaman su gibi akar akar...




İstersen aldır--ma;
Zaman geçiyor!
Aynalar değişiyor durmadan;
Ne zaman baksan...
Kendine yeni bir yüz seçiyor!...

Her şey çok sakin;
Kelebekler, ceylanlar bile...
Ürkek, korkak, tedirginsin;
Neyin var; bir bilsem!

Suların aynasında yıldızlar...
Gecelerin serin şarkısı var.
Zamanlar su gibi akar...
Akar, akar, akar...
A.H



anlıyorsun ki...




"Anlıyorsun ki bir kadının acılara tahammül çizgisini
hayal bile etmek pek mümkün değil.
Anlıyorsunuz ki yeryüzünün bütün acıları bir tek kadının vücudunda,
ruhunda, gözlerinde toplanabilir."

~Tarık Tufan

Genişleyen mekanlar daralan kalpler...

 GENİŞLEYEN MEKANLAR, DARALAN KALPLER
Gittikçe yalnızlaşan bir dünyada yaşıyoruz.Umursamayan farkında olmayan tefekkür etmeyen bir ,insanlık haline geldik.İnsan ilişkileri ise alışverişten öteye geçemez hale geldi.İçten bir merhaba diyecek hal hatır soracak dostlar da kalmadı…
 Eski komşulukların yerini camdan cama bakışmalar aldı.Rahmet  peygamberi  (sav) ne buyurmuştu oysa ’’Çorba pişirirken suyunu fazla koy ve komşularını da gözet.’’ (1) Evde yapılan yemeklerden kokusu gitmiştir,üzerimizde kul hakkı kalmasın diye bir tabağa koyulup götürülürdü.
  Sevinçlerimizin ve hüzünlerimizin boynu bükük kaldı.Başkasının acısına ortak olmayı unuttuk.Nasıldı paylaşmanın hazzı? Hüzünlenen bir kardeşinin iki damla gözyaşına ya da sevinirken ki mutluluğuna eşlik  kelimelerle anlatılmaz.Sadece insan ilişkileri değil yabancılaştığımız.Veysel demişleğin her türlü isteğimizi aldığımız kara toprağımız,efil efil esen rüzgar,enginliğini,derinliğini tefekkür ettikçe içimiz açılan denizimiz,arşımız ve biz insanoğluna varolduğu günden beri beşiklik eden arzımız.
  Gittikçe daraldı pencerelerimiz dünyaya ve kainata rahmet penceresinden bakamaz olduk.Şöyle başımızı çevirip baktık mı bir eksiklik görebiliyormuyuz.Haşa ve Kella!.Bir sineğin kanadını bile yapmaya muktedir değiliz.Unuttuk acz ve fakrımızı.Koca koca kuleler yaptık,burada ebedi kalacakmışız gibi.Unuttuk bu dünya denen handa yolcu olduğumuzu…
   Gittikçe hissizleştik…Dünyada sayısız mazlum kardeşlerimiz katledilirken bizler kendi alemimizde gülüp eğlenmeye devam ettik.Bir musibet  ya da bela bizden ne kadar uzaksa o kadar mutlu olduk.Dua müminin silahıdır buyrulmuştu.Ahh bir bilebilseydik duanın manevi  gücünü ebabiller yetişmezmiydi imdadımıza.Avuçlarımızı kapatmamacasına dualar ederdik…
   Gittikçe kalplerimiz daraldı.Öldürdük çok güzel hasletlerimizi.Bizi biz yapan bu hasletlerimizdi aslında.Güzelliklerin türküsüne tıkadık kulaklarımızı,gözümüzü gönlümüzü kapattık tüm dünyaya .Kendi küçücük dünyalarımıza çekildik.Terakki etmemiz  gerekirken rucu ettik…
1-Müslim/6865
                                                                                     Berrin Türkoğlu Kaya




Tek kaynak kur'an-ı kerim





Daha mektebe gider gitmez zihnimiz dünyanın bugünkü halini sadece tastik etmek değil, korumak, müdafaa etmek, onun bekçiliğini yapmak üzere şartlandırılıyor, başka türlüsü olmaz diye. Başka türlüsünün olabileceğini öğrenebileceğimiz tek kaynak Kur'ân-ı Kerîm'dir. Başka bir bilgi merkezi yok." 

İsmet ÖZEL