29 Mart 2012 Perşembe

kalpler hantallaşmasın.

KALPLER HANTALLAŞMASIN!..

Bazı kimseler Hasan-ı Basrî Hazretleri’ne gelerek:

“–Yâ Şeyh! Gönlümüz gaflet uykusundadır; öyle ki, artık hiçbir sözün tesiri olmuyor. Ne olur, bizi uyandırmak için siz bir nasihatte bulunsanız…” dediler.

Hasan-ı Basrî Hazretleri buyurdu ki:

“–Keşke sizin gönlünüz uyuyor olsaydı... Çünkü uyuyan kişi tez uyanır. Fakat sizin gönlünüzün ölmüş olmasından korkarım! Zira ne zamandır uyandırmak isterim de hiç yerinden kımıldamaz!”

Bu ifâdeler karşısında dehşete kapılan o şahıslar:

“–Yâ Şeyh! Bu hükmünüzle bizi korkutuyorsunuz.” dediler.

Hasan-ı Basrî Hazretleri buyurdu ki:

“–Eğer bugün korkarsanız, yarın kıyâmet günü emîn olursunuz. Vay o kişinin hâline ki, bugün burada korkulması îcâb eden (emir ve yasaklar)dan korkmaz!..” (Tezkiretü’l-Evliyâ)

Cenâb-ı Hak, bizlere müstesnâ bir nîmet olarak lutfettiği, hissiyat merkezi olan “kalb”in, bu ilâhî imtihan âleminde dâimâ ilâhî sır ve hikmetlerin doyumsuz hayranlığı içinde olmasını arzu ediyor. Böylece Hakk’a yakınlık ve dostluğun rikkat ve hassâsiyeti içinde, takvâ üzere bir kulluk hayatı yaşamamızı diliyor. Fânîliği idrâkin kazandırdığı gönül uyanıklığına sahip olmamızı istiyor.

Gaflet, yani dünyevî ve nefsânî şartlanmalar; idrâk zaafiyetine, hassâsiyet körelmesine ve kalbî hantallığa sebebiyet verir. Bu hastalığın en tesirli tedâvî yollarının başında, “tefekkür” gelir. Zira tefekkür, insanın çoğu kez şuursuzca içine sürüklendiği hatâ ve isyanların farkına varıp telâfîsine yönelmenin en mühim vesîlesidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder