8 Şubat 2012 Çarşamba

peygamberimiz ve yetimlere engin şefkati.




Bir bayram sabahı Medine'de ümmeti ile bayramlaşan Peygamberimiz bir köşede ağlamakta olan küçük bir kız çocuğu görmüş.Elleriyle yüzünü kapatmış bir şekilde ağlıyormuş. Peygamberimiz küçük kızı bu halde görünce dayanamamış ve sormuş: "Yavrucuğum bugün bayram. Bu mutlu günde neden ağlıyorsun?"
Çocuk içini çekerek, başını hiç kaldırmadan ve soruyu soranın kim olduğunu bilmeden cevap vermiş:
"Geçen bayram babam bizimleydi ama artık yok. Son savaşta Peygamberimiz'le yan yana dövüştü, sonuna kadar savaştı ama şehit düştü. Onu çok özlüyorum. İnsan böyle yetim kalınca elbette ağlar."
Peygamberimiz küçük kızın sözlerine çok üzülmüş. Küçük kızın başını okşayarak şöyle demiş:
"Gözlerinin yaşını sil yavrucuğum. Allah'ın Peygamberi baban, Fatıma ablan, Ayşe de annen olsun istemez misin?"
Küçük kız bu sözleri duyunca yavaşça başını kaldırmış ve karşısında Peygamberimiz'i görünce çok şaşırmış, bir o kadar da sevinmiş. Başını "evet" anlamında sallamış ve Peygamberimiz'in o mübarek elini tutarak O'nun evine doğru yürümeye başlamış.
Eve geldiklerinde Hz. Fatıma ve Hz. Ayşe de bu küçük kızı çok sevmişler. Güzel ve yeni elbiseler giydirmişler, saçlarını taramışlar. Karnını doyurup bayram harçlığı vermişler. Sonra da oynasın diye sokağa, çocukların arasına göndermişler. Çocuklar bu küçük yetim kızı yeni elbiseler içinde ve mutlu bir yüzle görünce çok şaşırmışlar ve sormuşlar:
"Ne oldu sana böyle?" Yetim kız cevap vermiş:
"Benim de bir babam var artık! Hem öyle bir baba ki; eşsiz, benzersiz. Böyle babası olan sevinmez mi?
Şefkatli Ayşe annem var benim. Beni seven, bana yeni elbiseler giydiren Fatma ablam var. Böyle ailesi olan sevinmez mi? Bu yüzden çok mutluyum".


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder