25 Şubat 2012 Cumartesi

Titreyen kar tanesiyim.






Ömrüm zemheride buzdağı
acıdan titreyen kar tanesiyim
bedenim kış yorgunluğunu kuşanmış
güneş de doğmuyor artık yıldızımda söndü
bir mevsim daha ardında bıraktı gitti gözlerimi

ne zaman bir çift turna havalansa
bilki ben ölesiye dağlarımı özlerim
bir bıraksam uykulara
düşecek gözkapaklarım
kapanacak gözlerim
bir daha bir daha hiç açılmayacak

bir dağ isterdim başımı yaslayacak
bir gök sarıp kucaklayacak
bir yıldız isterdim uzaklarda ışıyacak
benimkisi bir hayal işte
biliyorum bunların hiç biri olmayacak

bir türkü düşer dilime akşam olunca
yarası kanayan acılardan seslenir sesim
üşürüm gurbet olurum kendime hasret olurum
donar bakışlarım donar haykırışlarım
donar gözyaşlarım
öylesine efkarlıyımki dostlar ölesiye
her sabah penceremden kovduğum hüznü
her akşam kapıdan selamla karşılarım

diyorumki bir akşam kollarımı gerip çarmıha
yüreğimi alıp gitsinler sabahı uzak kentlere
tutup bir denize serpsinler gözyaşlarımı
ki balıklardan başkası bilmesin

Ey hayat
ihanetin hançeri saplanınca kalbime
sevda adına vur boynumu
adım mezartaşım olsun
adım gözyaşım
bağışlamasın beni hiç bir hatıra

yağmurlar yağsın serviler üstüne
rüzgarlar essin doruklardan
bir tutam kül olsun sevdam
dağılsın okyanuslara
kimseler bilmesin

bir yaprağın ürpertisine sarıp acımı
dikenli teller içinde
yangınlı çöller içinde
ölüm sessizliğinde


Nuri CAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder