Mescid-i Nebevi’ye gelenelerin ibadetlerini kolaylaştıran bir hizmet var ki gözlere de ziyafet...
Mescid-i Nebevi’ye ilk gittiğimde inşaat halinde olan bir mescid söz konusu idi. Oteller, yer altı otopark çalışmaları, tuvaletler, mescid bahçesini büyütme çalışmaları, Mekke’den gelen zemzemleri saklama depoları oldukça düzensizdi.
Dahası öyle bir inşaat vardı ki, koca Mescid-i Nebevi’de sadece 6 adet şemsiye vardı ve bu şemsiyeler sadece erkekler bölümüne hastı. Hurma sıcaklarında yakıcı mermer üzerinde ve dik güneşte namaz kılanların sevabını melekler kaleme almakta yarış ederlerken; diğer geldiğimde şemsiyelerin sayısı artmış, tuvaletler bitmek üzereydi. Bir sonraki gelişimde otopark merdivenleri artık sistemli, tuvaletler bitmiş ve artık şemsiyeler Mescid-i Nebevi’nin bütün avlusunu kaplamıştı. Açıkçası bu kadar çok şemsiyeyi görünce aklıma gelen ilk yer de Yeşil Kubbe’nin Nübüvvet bahçesinin kapanmış olması korkusu idi. Neyse ki namaz kılınmayan yer ve cenaze namazgâhının bulunduğu alan tamamen şemsiyesizdi. Cebrail a.s.’in vahiy penceresi oturduğumuz yerden görünüyor ve tamamen bütün ihtişamı ile ümmet-i Muhammed’in gözlerindeki perdeyi aralıyordu.
 |
| Kapalıyken hurma çekirdeği |
 |
| Açılırken hurma ağacı |
Hurma, Medine-i Münevvere’ye hastır. Her ne kadar Babil’de, Tunus’ta, İzmir’de, Afganistan’da, Himalayalarda yetişse de hurma denilince akla Medine gelir. Çünkü hurma Peygamber Efendimiz s.a.s. hadisinde cennette kurtulacağımız yarım ibaresi. Hurma, Peygamber Efendimiz s.a.s.’in çiğneyerek Hazreti Ali’yi büyüttüğü maması. Hurma, Hazreti Meryem’in Hazreti İsa’yı doğurmasında yardımcı… Hurma, Efendimiz s.a.s.’in evinde yanmayan ateşten çıkan tek yemeği. Hurma sadakamız. Hurma, çekirdeğiyle dahi şifa kaynağımız. Ve şimdi hurma şemsiyelerimiz. Evet, yanlış duymadınız! Hurma şimdi gölgeliğimiz. Mescid-i Nebevi avlusunda ki şemsiyelerimiz. Çünkü bu şemsiyeler kapalı halde iken; hurma çekirdeği, açılırken hurma ağacı, açıldığında ise tamamen şemsiye halini alıyor.
Şimdi fotoğraf makineni konuştur!
Bu şemsiyeler Duha vaktinde açılıyor, akşam ezanı okunmadan dakikalar öncede kapanıyor. Aynı şekilde bu işlem her gün gerçekleşiyor. Bu ihtişamlı hal karşısında fotoğraf makineleri, telefonların kameraları ellerde dakikalarca konuşuyor. Kimisi bu halin her değişimini kadrajına alıyor. Kimisi de kamerasını dört bir yana savuruyor. Kimisi de oturduğu yerden bu güzelliği seyreyliyor.
Öyle ki bu şemsiyeler açılmaya başladığında Mescid-i Nebevi’de hiç olmadığı kadar ılık, nazik ve şiddetli bir esintiyle misafirlerini ağırlıyor. Nasiplenmeniz duası ile…
Hatice Tüfekci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder