8 Nisan 2012 Pazar

yarınlara fikren hazır olmak...

YARINLARA FİKREN HAZIR OLMAK

His yok, hareket yok, acı yok taş mı kesildin?
Hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin.

Kurtulmaya azmin ne için böyle süreksiz,
Kendin mi yoksa ümidin mi yüreksiz?

Alemde ziya kalmasa halk etmelisin halk,
Ey elleri böğründe kalan adam kalk.

Merhum Mehmet Akif’in asırları yırtacak olan bu sesini, duyamaz hale gelmiş, yalnız kulakları değil, vicdanları da sağırlaşmış olanların hayıflanmaya bile hakları yoktur. Bugün içinde yaşadığımız zamanın insanını şu şekilde tasnif etmek, bilemeyiz yanlış mı olur?
            -“Benden sonra tufan” diyen muhterisler
            -“Dünya yansa hasırım yok” diyen gamsız ve davasızlar.
            - Maddeyi ilahlaştırmış, Allah, Vatan ve Millet kaygıları tükenmiş yaratıklar.
            - Vatanları için yanıp tutuşan fakat imkansızlıkları ve mücadele metotlarını bilmemeleri sebebi ile ezilen mazlumlar.
            Bu ne hazindir ki, bir kısım vatanseverin bizden önce fikirlerini ve inançlarını aksiyon haline getirmiş olmalarını bile yadırgıyoruz. Yakın geçmişte fazileti-rezilete, samimiyeti-riyaya, manayı-maddeye, asil’i-türediye değişe değişe felaketli bir noktaya gelmiştik. Allah milletimizi aynı hatalara düşmekten korusun.
            Göz boyamayı esas olarak seçmiş aydınlar arasında bu memleketin mana mimarlarını imal etmek mümkün mü? Hasta ruhlar üzerinde bir şifa rüzgarı olarak esebilmek için, fikri ve ahlaki salabete ulaşmış olmak zaruri değil midir?
            İnişli çıkışlı davranışların, tenakuzların sebebi davasına inanmamaktır. Bocalamalar inançsızlıktan doğar. Felsefelerini “dün başka-bügün başka” sözcüğünde temelleştiren eyyamcıların elleriyle hazin bir çizgiye getirildiğimizi nasıl unutabiliriz? Taşı, tuğlayı üst üste, kiremidi çatıya yerleştiren mimarlardan önce, ruhlarda metanet yaratacak mana mimarlarını arayalım. Evet maksadımız siyaset yapmak değildir. Hücumlarımız, kendilerini aydın sandıkları halde, toplumda meydana gelmiş fikir ve inanç boşluğunu doldurma cehti olmayanlaradır.
            İnsanları, rüzgarların getirdiği güçlerine göre değil, ahlaki ve fikri takatlarına göre değerlendirebilmek için gerçekten inançlı insan olabilmek gerek. Her adımında ikbali ve şahsi faydayı gözeten adam, teşekkül etmiş bir vicdana sahip olabilir mi? Bir kısım aydınlarımızın vicdanları köstekli, kültürleri dış kökenlidir. Görünen görünmeyen bütün kuvvetler onları cenderesine almıştır.  Vicdanı ve irfanı köstekli bir pranga mahkumudur. Şakırdatarak sürüklediği zincir, ikbal ve menfaat ihtirasının zinciridir.
            Milli ve manevi hassasiyeti yüksek Türk aydını!
            Yarın tekrar doğması mümkün ” açmazlardan” bugün alınacak kanuni tedbirlerden ziyade, senin hasbi ve namuskarane müdahalenle kurtulabiliriz. Sapık ideoloji hastalarına, milli ve manevi değerlere dönüş ihtarını yapacak olan sizlersiniz. Rüzgarın uçurduğu çadırı kazığa bağlar gibi, onları Türk’ün ruh kökenine siz bağlayacaksınız. Şimdiden bu vazifeleri kabullenmeli ve yarınlar için fikri hazırlık içerisinde olmalısınız.
            “Sahipsiz olan memleketin batması haktır,
             Sen sahip olursan bu memleket batmayacaktır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder