İNSAN DEDİĞİN...
İnsan Dediğin
Akıp giderken hayat bir masal gibi gelemez hiçbir şey. Kandıramaz insan kolayca kendisini. Kendimize geçmiyorsa hükmümüz susturamıyorsak içimizdeki sesleri durmasını bilmeliyiz bir yerde...
İnsan yeryüzünün halifesi... Öyleyse insan dediğin “halife” olabilmeli ve yeri geldiğinde melekleri imrendirebilmeli.
Cennetin hayali kurulurken cehennemin sokaklarında gezemez insan. Elleriyle beraber hayatı da uzanacak cennete…
Başının yere eğilmesi tevazusundan olacak var gücüyle alevlerden kaçarak hak yolda hak bildiği şeyleri asla unutmayacak.
Hesapsızca yaşanmaz ki gelişigüzel satır aralarında kaybolmamalı hayatlarımız. Farkındalık fark ettiklerimizin arasında olmalı...
Kayda geçiyorsa her şey… Ve tutanaklarda gizliyse işlenen her günah gözler huzurla kapanamaz ki. Göz dediğin arınmış hayata açılmak üzere kapanmalı her defasında.
Son pişmanlıkların faydasızlığı bir paçavra gibi buruşturmamalı kalbi devrilip gitmemeli umut adına ne varsa…
Ayrılıklar acıtmamalı boğmamalı geçiciyse. İnsan dediğin ayrılmaya değil kavuşmaya bakmalı. Geçici ayrılıklar geçici dünyada kalmalı.
Tevbeler ahh tevbeler!.. Sığınak olmalı tevbeler…
Dil dediğin kurtuluş için söze gelmeli. Söz bütün sözlerin üstünde olan tek sözle Sözün Sahibiyle buluşmalı. Kabuğunu kırıp Arş’a yükselen dualar kabuğundan çıkıp yeryüzüne bakan bir inci nezafetinde olmalı. Kirlenmeden kelamın sahibine yollanmalı söz.
Kurtarmıyorsa fani sevdalar aksine kurutuyorsa yüreği sevdalar sevdalısına yönlenmeli...
Fayda vermiyorsa yersiz feryatlar biraz içine dönmeli insan. Kendini içinde aramalı bir nebze de olsa. “Ben kimim yolculuğum nereye?” sorusu için özel bir an beklenmemeli.
Hiç gelmez beklenen o özel anlar. Bir bakarsınız siz gitmişsiniz; o anlar gelmeden.
Kendini tanımalı insan dediğin; nefsinden sıyrılarak ruhuna yapışıp kalan izbe çirkinliklere bağırıp çağırmalı direnmeli.
İnsan dediğin biraz da kendi savaşını vermeli fani savaşların uzağında. Cesaretle üzerine yürümeli nefsinin Hazreti Ali cenklerinden kopup gelmiş bir kahraman gibi… Salıvermemeli kendini insan dediğin; büyük günahlara giden yolu kapatmak için küçük günahlara da paydos diyebilmeli…
Bağrı yanarak vazgeçmeli günahlardan
İçi acıyarak ağlamalı
Ciğeri sızlayarak dua etmeli…
İnsan dediğin insan olmanın sızısını derinlerinde hissetmeli…
Parmağını kanatan diken günahlarına kefaretse…
İçini yaralayan sızı da günahlarına kefarettir unutmamalı.
İnsan dediğin insan gibi olmalı.
Akıp giderken hayat bir masal gibi gelemez hiçbir şey. Kandıramaz insan kolayca kendisini. Kendimize geçmiyorsa hükmümüz susturamıyorsak içimizdeki sesleri durmasını bilmeliyiz bir yerde...
İnsan yeryüzünün halifesi... Öyleyse insan dediğin “halife” olabilmeli ve yeri geldiğinde melekleri imrendirebilmeli.
Cennetin hayali kurulurken cehennemin sokaklarında gezemez insan. Elleriyle beraber hayatı da uzanacak cennete…
Başının yere eğilmesi tevazusundan olacak var gücüyle alevlerden kaçarak hak yolda hak bildiği şeyleri asla unutmayacak.
Hesapsızca yaşanmaz ki gelişigüzel satır aralarında kaybolmamalı hayatlarımız. Farkındalık fark ettiklerimizin arasında olmalı...
Kayda geçiyorsa her şey… Ve tutanaklarda gizliyse işlenen her günah gözler huzurla kapanamaz ki. Göz dediğin arınmış hayata açılmak üzere kapanmalı her defasında.
Son pişmanlıkların faydasızlığı bir paçavra gibi buruşturmamalı kalbi devrilip gitmemeli umut adına ne varsa…
Ayrılıklar acıtmamalı boğmamalı geçiciyse. İnsan dediğin ayrılmaya değil kavuşmaya bakmalı. Geçici ayrılıklar geçici dünyada kalmalı.
Tevbeler ahh tevbeler!.. Sığınak olmalı tevbeler…
Dil dediğin kurtuluş için söze gelmeli. Söz bütün sözlerin üstünde olan tek sözle Sözün Sahibiyle buluşmalı. Kabuğunu kırıp Arş’a yükselen dualar kabuğundan çıkıp yeryüzüne bakan bir inci nezafetinde olmalı. Kirlenmeden kelamın sahibine yollanmalı söz.
Kurtarmıyorsa fani sevdalar aksine kurutuyorsa yüreği sevdalar sevdalısına yönlenmeli...
Fayda vermiyorsa yersiz feryatlar biraz içine dönmeli insan. Kendini içinde aramalı bir nebze de olsa. “Ben kimim yolculuğum nereye?” sorusu için özel bir an beklenmemeli.
Hiç gelmez beklenen o özel anlar. Bir bakarsınız siz gitmişsiniz; o anlar gelmeden.
Kendini tanımalı insan dediğin; nefsinden sıyrılarak ruhuna yapışıp kalan izbe çirkinliklere bağırıp çağırmalı direnmeli.
İnsan dediğin biraz da kendi savaşını vermeli fani savaşların uzağında. Cesaretle üzerine yürümeli nefsinin Hazreti Ali cenklerinden kopup gelmiş bir kahraman gibi… Salıvermemeli kendini insan dediğin; büyük günahlara giden yolu kapatmak için küçük günahlara da paydos diyebilmeli…
Bağrı yanarak vazgeçmeli günahlardan
İçi acıyarak ağlamalı
Ciğeri sızlayarak dua etmeli…
İnsan dediğin insan olmanın sızısını derinlerinde hissetmeli…
Parmağını kanatan diken günahlarına kefaretse…
İçini yaralayan sızı da günahlarına kefarettir unutmamalı.
İnsan dediğin insan gibi olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder