29 Ağustos 2012 Çarşamba

zambaklar en ıssız yerlerde açar


Zambaklar en ıssız yerlerde açar!
Yüzün Hakk’a dönmeden ihsanı arzularsın…


Zamanı gelmeden çiçek açmaz meyve olgunlaşmaz. Yüce Rabbimiz her şeyin kemâle ermesini belli sebeplere belli bir zamana bağlamıştır.

İnsan için de durum aynı. Özünde hayvanî duygularla melekiyyet özelliklerini taşıyan insan birini terk etmeden diğerini kazanamaz. Allah dostlarından Niyazi-i Mısrî bu düşünceleri şiirinde şöyle anlatıyor.



Nâdânı terk etmeden yarânı arzularsın
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın


Cahilleri terk etmeden gerçek dostlara kavuşmayı istiyor hayvanî duygulardan vazgeçmeden insanî değerleri arzuluyorsun. Bu mümkün mü?


Men arafe nefsehu fekat arefe Rebbehu
Nefsini sen bilmeden Sübhanı arzularsın.


“Nefsini bilen Rabbini bilir” buyuruyor Sevgili Peygamberimiz (s.a.v). Kendini bilmek niçin yaratıldığının şuuruna ermek kâniatın yaratılışındaki sır ve hikmetleri Cenâb-ı Hakkın azamet ve kudretini idrak edebilmek... İşte Sübhan olan Allah’a giden yol...

Yüce bir davanın manevi yükünü omuzlayabilmek için kemâlât lazım.

Ehlullahtan Yusuf b. Hüseyin İsm-i âzam duasını öğrenebilmek için Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hizmetine girmiş. Bir sene iki sene üç sene dört sene... Zünnûn bir türlü ismi azâm duasını öğretmiyor. Yusuf bin Hüseyin iyice daralmış. Beşinci senenin sonunda Zünnûn eline bir kutu vererek Yusuf’a “Bu emaneti Nil nehrini geçerek filan zâta götür” demiş. Nil’i geçerken kutunun içinde birtakım hareketler duymuş. Merakla paketi açınca içindeki fare kaçmış. Boş paketi götürdüğü zât şöyle demiş: Yâ evlâdım. Sen daha bir fareyi muhafaza edemiyorsun İsm-i âzam emanetini nasıl taşıyacaksın.

Sen bu evin kapısın henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bigâyânı arzularsın.

Kalp arşullahtır Rahmanın sonsuz hazinesidir. Oraya girmeden gönlün derinliklerine inmeden gönül ehillerinin manevî iklimine dahil olmadan o hazineye ulaşabilmek mümkün mü?


Taşna üfürmek ile yalazlanır mı ocak
Yüzün Hakka dönmeden ihsanı arzularsın


Başka yöne üflemekle ocaktaki ateş alevlenir mi? Yüzünü Hakka dönüp o yolda gayret sarfetmeden ihsan mertebesine ulaşılabilir mi?

Vusulsüzlük usülsüzlüktendir. Her işte başarı uygulanan usül ve metodun doğruluğuna bağlı. Testiyi çeşmenin tam altına koymadan dolduramazsın.



Çeşmelerde bardağın
Doldurmadan kor isen
Bin yanında durusa
Kendi dolası değil



Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahın bilmeden gufranı arzularsın


Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) “Kişinin kendini beğenmesi ona günah olarak yeter” buyuruyor. Benlik duygusu birçok kötü huyların kaynağı Allah’la kul arasındaki en büyük engel.

Allah’ın rahmetine giden yol insanın kusurunu bilmesinden tevbeden acziyetini idrak etmekten tevazudan geçiyor.


Cevizin yeşil kabını yemekle tat bulunmaz
Zahir ile ey fakih Kur’an’ı arzularsın


İslam insanların şekline dışına değiline özüne gönlüne önem verir. Kabukta şekilde kalmak işin derinliğine özüne sırrına ermemek bizi yolda koyar.

Kur’an evimizin duvarını süslemek için değilruhumuzu süslemek için dünya ve ahiret hayatımızı mesûd kılmak için gelmiştir. O’nu okumak huzur ve huşû ile okumak O’nu anlamak hayatımızda yaşamaktır asıl olan...

“Evliyadan Habib-i Acemî ümmî idi. Kur’an okumasını bilmiyordu. Böyleyken yanında Kur’an okunduğu zaman gözlerinden iplik iplik yaş dökülüyordu. Sordular:

— Sen Arapça bilmediğin ve zâhiri mânâsını anlamadığın halde Kur’an dinlerken ağlamana sebep ne?

— Lisanım anlamıyor amma dedi; kalbim anlıyor.”

Gurbet ayrılık belâ ve sıkıntılar insanın olgunlaşmasına vesiledir. Efendimiz (s.a.v) ve ashabın hayatını incelediğimiz zaman bunun en canlı örneklerini görürüz. İşkence zulüm ayrılıkrbet... Ancak çekilen bu çileler onları yeryüzünün yıldızları yapmış örnek bir nesil haline getirmiştir.


Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunus’leyin Niyazî irfanı arzularsın


Niyazi-î Mısrî hazretleri tevazuan kuru söz ve taklitle marifet denilen Allah’ı tanıma ilmine ulaşılamayacağını ifade ediyor.

“Sırr-ı Sakatî (k.s) şöyle buyuruyor:

— Marifet kuş gibi yukarıdan aşağıya doğru iner ve daima utanç hayâ sahibi gönülleri arar ve onlara konar.”



Abdullah Yolcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder