11 Ağustos 2012 Cumartesi

bir damla gözyaşı isterim cennet bahçelerinden


Duyguların saklanınca ruhunun en kuytu yerine salınıp gezer bakışların yabancı bir şehre düşmüş güvercin gibi. Hayat ağacının dalları konamayacak kadar yabancı gelir yaprakları kovalar gibi...

Dalıp giderken gözlerin hüznün en koyu rengine söylenen her söz kapıyı çalmadan giren misafir gibi. Yaklaştıkça tanınmayacak kadar uzak gelirken bedenler verilen selamlar azarlar gibi…


Kıvrılıp yatarken anıların kucağında başını okşayan her el yabancı gibi. Çizgisindeki izler çağırırken geçmişe seni sanki tüm sevdiklerini unut der gibi…

Dağlanıp yanarken biz kamış misali bestelenen her söz sevgi bekleyen bir çocuğu kandıran ninniler gibi. Kapatırken bulut güneşin gözlerini nefsim hayat hep karanlık devam edecekmiş sanan yarasalar gibi…

Heyhat bir damla gözyaşı cennet bahçelerinden!

Yıldızlara söyleyin dostlara selam etsin. Karanlıklarda kaldım güneşi koynuna alıp gelsin. Yıldızları yakamozda toplamaya çalışan ruhumun elleri dilerim arşa değsin. Eğilsin buğday başakları gibi başım “Nân” olacaksa değirmenlerde ezilsin.

Bir damla gözyaşı isterim cennet bahçelerinden!
Temizle ruhumu Ey Kuddus yıldızlar parçalanıp yere inmeden!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder