21 Haziran 2012 Perşembe

Onlar infakta yarışıyorlardı....


-ı Kiram, Resulullah (S.A.) Efendimizin terbiyesi altında yetişmiş, Kur’an iklimini hayatlarının bütün zerrelerinde yaşamış, insanlığın gördüğü en muhteşem nesildi.
Onların her hali Allah ve Resulü (S.A.) ne büyük bir mahviyetle teslimiyetten ibaretti.
Ashabın emsalsiz ahlakıyla ilgili hayrete düşürecek olaylar nakledilir.
İşte dünya malına tamah etmemek ve müslümanlara yardım konusunda bir kaç örnek.
Hz. Ebû Bekr (R.A.)’in, Medine’nin civarında Sünün mevkiinde bir hazinesi vardı. Bu, herkes tarafından biliniyordu. Fakat bu hazinenin bekçisi yoktu. Ebû Bekr (R.A.)’e:
- Ey Allah Resûlünün halifesi, hazinenin başına bir bekçi koymayacak mısın? dediler.
- Korkmaya lüzum yok, dedi.
- Niçin? diye sordular.
- Kilitlidir, dedi.
Hz. Ebû Bekr (R.A.), hazinesindeki bütün servetini hiç bir şey kalmamacasına dağıtıyordu. Şehrin civarından, şehrin içine taşındığında, hazinesini de getirdi ve oturduğu evin içine koydu. Kabel madenlerinden, Cüheyne madenlerinden çok miktarda mal geliyordu. Beni Süleym madeni de Ebû Bekr (R.A.)’in hilafeti devrinde çalışmaya başlamıştı. Onun da zekâtı getirildi. Bunlar, Beyt’ül-Mal’e konuyordu. Ebû Bekr (R.A.) bunları halka külçe külçe dağıtıyor ve yüz kişilik bir gruba bir külçe veriyordu. Bunu dağıtırken insanlar arasında hiçbir ayrım yapmıyordu. Hür, köle, erkek, kadın, küçük, büyük hepsine eşit olarak taksim ediyordu. Develer, atlar ve silahlar alıp onları Allah yolunda infâk ediyordu. Bir defasında çölden getirilen kadife kumaşları satın alıp, kışın Medine’li dul kadınlara dağıtmıştı. O vefât edip de defnedilince, Hz. Ömer (R.A.) ileri gelenleri çağırarak onlarla beraber Ebû Bekr’in hazine olarak kullandığı yere girdi. Hz. Ömer (R.A.)’in yanında Abdurrahman b. Avf, Osman b. Affan ve diğerleri (R.A.) vardı. Hazinenin kapısını açınca ne bir dinar, ne de bir dirhem bulabildiler. Sadece bir döküntü içinde tek bir dirhem bulabildiler. Ebû Bekr (R.A.)’e hayır ettiler.
Resûlüllah (S.A.V.) zamanında Medine’de mal ve mülkün miktarını tesbit eden memurlar vardı. Onlardan birine:
- Ebû Bekr’e gelen mal ne kadardı? diye sorulduğunda:
- İkiyüzbin dirhem, dedi.
***
Hz. Peygamber (S.A.) Efendimiz’in pak hanımları annelerimiz de bu hususta diğer sahabilerden geri kalmamıştır.
Hz. Aişe (R.A.)’ye yüz bin dirhem getirdiler. O da hepsini dağıttı. O gün oruçluydu.
- Kendine bir dirhem ayırsaydın da iftar etmek için et alsaydın, dediler.
- Hatırlatsaydım, ayırırdım, dedi.
Hz. Ömer (R.A.), Sevde (R.A.) ye bir torba dolusu gümüş para gönderdi. Sevde:
- Bu nedir? diye sorunca:
- Gümüş para, dediler.
- Hurma gibi bir torba dolusu! dedi ve hepsini dağıttı.
Berre binti Râfî rivayet ediyor:
Beyt’ül-Mâl’den dağıtılmak üzere maaşlar çıkınca, Hz. Ömer Zeyneb binti Cahş (R.A.)’a da hakkını gönderdi. Kendisine düşen hisse Zeyneb’e getirilince:
- Allah Ömer’i affetsin, kardeşlerim bunu benden daha iyi taksim ederlerdi, dedi.
- Bunu dağıtman için göndermedi. Hepsi senin, dediler.
- Allah Allah! Demek öyle .. dedi ve bir örtü alıp:
- Paraları şunun üzerine dökün, üzerini kapatın, dedi. Daha sonra bana dönerek:
- Elini sok. Bir avuç al ve filanlara götür. Sonra yine bir avuç al, falanlara götür, diye akrabalarını ve yetimleri saydı. Nihayet örtünün altında çok az bir miktar para kaldı. Berre, ona:
- Allah iyiliğini versin, yâ Ümm’el-Mü’minîn, bunda bizim de hakkımız var, dedi. Zeyneb de:
- Örtünün altındaki de sizin olsun, dedi. Baktık, örtünün altında seksenbeş dirhem kalmıştı. Daha sonra Zeyneb, ellerini semaya kaldırarak:
- Allah’ım, bu seneden sonra, Ömer’in göndereceği parayı almayı nasip etme, diye dua etti. Ve ertesi seneki parayı alamadan vefat etti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder