21 Haziran 2012 Perşembe

edep ya hu!





Televizyon seyrederken "gözlerim kızarıyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kızarıyor" demiş.
Türk toplumunun aile yapısını ahlâkî değerlerini bozmaya çalışan sütü bozuk ifsat şebekesi uydu vasıtası ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalışmalar yapıyorlar.
Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için akşam oturmasına gittiklerinde güzel sohbetler yapılır gelmiş ve geçmişten bahsedilirdi. Şimdi bunun yerini televizyon aldı. Dostluk muhabbet ve kardeşane sohbetlerin yerini; cılız abes dedikodu ve cinselliğe dayalı müptezel kokteyl türü toplantılar aldı. Kıraathaneler (okuma salonları) kumarhaneye dönüştü. Aynı çatı altında müstehcen bir programı izlemekten haya etmeyen ailelerin sayısı arttı. Savrulma dönüşme ve kaymanın dozajı o kadar arttı ki toplumda ensest ilişki normal görülmeye başlandı.
Ne tuhaf! Yüzü kızarması gerekenlerin gözü kızarıyormuş.. Yazdıklarım muhafazakâr dindar insanları ve başta şahsımı bağlar. Ar damarı çatlamamış kalbinde iman dizinde derman bulunanlara kasırgalar karşısında dikkatli olmalarını tavsiye ederim.
"Program yapımcısı televizyon müdürüne telefon ederek:
-RTÜK'den aradılar efendim dedi. Şu anda oynayan filmin müstehcen olduğunu belirtip ikaz ediyorlar. Bir diyeceğimiz var mıydı?
Müdür:
-RTÜK falan bırak be kardeşim diye gürledi. Koltuğuna kurul da filmi seyret. Kişisel haklarımıza karışmasınlar.
Program yapımcısı filmin ortalarında tekrar telefon ederek:
-Bazı vakıflardan aradılar efendim dedi. Oynatmakta olduğumuz filmin gençlerin ahlâkını bozduğunu ve onları kötü yola ittiğini söylüyorlar. Bir diyeceğiniz var mıydı?
Müdür yine gürleyerek:
-Kişisel haklarımıza karışmasınlar ya hu diye tekrarladı. Bizim de çocuklarımız var. Hatta kızım şu anda erkek arkadaşı ile seyrediyor bu filmi.
Adam filmin sonunda bir kere daha telefon ederek:
-Karakoldan aradılar efendim dedi. Kızınız erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğramış. Bir diyeceğiniz var mıydı?" (Cüneyd Suavi Hayatın İçinden s. 70)
Şu anlatılan hikâye kendi gerçeklerimizi ne güzel dile getiriyor. İffet ve namusa bigâne kalmanın insanların kutsallarına kültürüne saygı duymayanların akıbeti hep kötü olmuştur.
Tasavvufî kaynaklarda "göz afetleri" olarak zikredilen bu konu çağımız insanını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Gençlerimizin birçoğu televizyondaki erotik pornografik film ve programları seyrederek yoldan çıkıyorlar. Göz vasıtası ile alınan akım beyne oradan da ilgili organa ulaşmaktadır. Şehvetin kabarması göz zinası ile başlar. "Zinaya yaklaşmayın" buyuran İslâm dini zinaya götüren yolların da tıkanmasını istemektedir.
"Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için çok temiz (bir hareket)dir. Şüphesiz ki Allah (kullarının ne) yapacaklarından haberdardır." (Nur 30)
Mü'minler gözü haramdan sakındırma noktasında çok dikkatli olmak zorundadırlar. Harama bakan bir insan bakmanın ötesindeki fiilleri hayal etmeye başlar. Kalbin huzuru kaçar gözün nuru o an için alınır. Harama bakmak kişiyi zikrullahtan ve güzel şeylerden alıkoyar. Dinimize dünyamıza ve ahiretimize faydalı olmayan şeylerin peşine düşmekten men ediliyoruz.
"Senin için hakkında bir bilgi hasıl olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak göz kalp bunların her biri bundan mes'uldür." (İsra 36)
Anne ve babalar evlâtlarının gece yarısından sonra inançlarına uygun olmayan film ve programları seyrettiklerinden şikâyetçiler. Ama yöneticiler "kişisel hak" diye bir şey tutturmuş gidiyor. Ateş kendilerinin paçasını da sarıyor ama umurlarında bile değil.
"Gözlerin zinası bakmaktır. Kulakların zinası dinlemektir. Dilin zinası müstehcen konuşmalardır. Elin zinası uzanıp tutmaktır. Ayağın zinası adım atmaktır. Kalp ise bu gibi kötü şeyleri sever ve onları temenni eder. Kalbin bu temennisini tenasül uzvu ya doğrular veya yalanlar."
Ar damarı çatlamış her türlü kötülüğü yapmakta bir sakınca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:
Edep ya hu!.. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder