29 Ocak 2012 Pazar

bir yıkamalık elbiseler günümüz kutlu olmasın!

14 şubat aşkımıza veda en güzel hediyedir ona…


Yine bir 14 Şubat görünüyor ufukta. Mağazalar, kabaran iştahlarını göstermekte çekinmeksizin asıyorlar afişlerini, her bir yana. Umurlarında mı! idam sehpasında tek bir vuruşla düşürecek oldukları millet ahlakı. Herkes cebine giren kirli paraların peşine düşmüş sonuçta!

Maddiyatın, maneviyatı en son süratle solda bırakarak geçip gittiği gelişen dünyada. Evet ne de çok geliştik değil mi ama. Bugün genç kızlarımızın ,sevgilim yok demeye dilleri varamayacak kadar geliştik. Erkek arkadaşı-kız arkadaşı olmayan gençlerin bir suçlulukla başı önde eğik gezdiği sokakların siyaha çalan yalancı ışığında geliştik. Sevgilisi olmayanın utanç dolu bakışlar altında ezildiği ,son dönem insanlığa inat geliştik ya , helal olsun bizlere.

Ne günlerdi o günler, hani öyle çok seneler öncesinden de bahsetmiyorum.Sevgili kavramı ne de utanç vericiydi.Evleneceksen helalinden takardın yüzüğü , başlardın hazırlıklara. Ya şimdi moda değişti hemde en hızlısından ,hani uzay çağındayız ya ondan olsa gerek. Peki islam, din, emirler ne diyordu. Olur mu ya Allah affederdi. Sonuçta seviyorlardı birbirlerini ya.İki günlüğe paketlenmiş bir sevgide olsa!!

Sevmek, artık anlamını çoktan yitirmiş olan, o eskiden kutsal ama şimdilerde sızım sızım sızısından insanlardan uzaklaşan. Elbise değiştiriyor gibi sürekli sevgili değiştirmek, buysa şimdi sevgi anlayışı , değiştirsin bütün sözlükler, sevgi’deki manasını. Yakılsın sevgiye dair ne varsa , eskiye saygı olsun demi en azından.

Hani dedik ya uzay çağındayız diye , çağ hakkını ne de güzel veriyor . İki sevgiliyi birden idare ettiğini , sanki matematik sınavından 100 üzerinden 100 almış başarı abidesi tadında anlatan kıza mı, yoksa sevgilisi yok demesinler diye zihnini arama bulma çalışmaları için soluksuzca çalıştıran kıza mı? Tebriklerimi sunmalıyım evet başardınız diye. Yoksa onları bu hale getirmeyi sistemlice planlayıp, uygulayan ve neticeyi kahkahaların doldurduğu utanç odalarında , utanmadan izleyenlerimi.

Ya aileler size ne oldu ne kadar da çabuk unuttunuz herşeyi. Geçenlerde mahallede komşu teyzeler konuşurken duymuşlar . Ah edip , dert yanıyormuş teyze ,kızının sevgilisinin olmayışından. Ah ne günlere kaldık . Pastaneye gidip , oturup soğuk meşrubatını yudumlayacak ve iki gün sonra terkedecek bir sevgilisi dahi yok ne acı. Zihinler fakirleştikçe , kalpler sevgili zenginliğine kavuşuyor ne mutlu bizlere.

Durumu daha da içler acısı yapan ise arada tek-tük kalmış sadık kalplerin kırıkları. Hani yıllarca lise aşkını kalbinde büyütmüş, kimseciklere diyememiş. Ve kaderin bir cilvesi olarak karşılaşınca, usulca açıveren yüreğini , hislerinin utancı altında ezilen ,masum yürekler. İşte tam burda filmin en damar sahnesi vuku bulurya. Kızcağız yıllardır içinde saklar masumca ama kimdir ki onu anlayıp hakedecek.Bir tek cümleye sığdırır yıllarca saklanan aşkı ve yakıp yıkar temiz duyguları. Herşey o kadar basite indirgenmiştir ki asıl kendi yüreği diplerde olanlar masum ve gerçek aşkı değersiz sanırlar.

Hani diyorum bari bu 14 şubatta dur desek.Yanlış davranışlar , hepimizin hayatında mesafe aldı .Ama fırsat bilsek bu 14 şubatı elini tuttuğumuz haram yalanlardan vazgeçme günü ilan etsek. Ve tövbeler dökülse en samimisinden, saklasak yüreklerimizi helalimize. Hiçbirşey için geç değil. Sen sevgilisi olmayan genç kaldır başını, ger göğsünü ve geç fırsatçı alışveriş merkezlerinin önünden haklı gururunun sana verdiği övünçle.

Son bir damla kaldı...Sevdaya, aşka dair...hadi o ölmeden saklayalım aşkımızı tek bir yürek için...kalp kalp gezmeden ulaşalım kaderimize..



Elif Zeynep Çiftçi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder