Mukaddesat Sömürücüleri
Allah'ın rızasını kazanmak için ihlâs ve samimiyetle ibadet eden, hayır hasenat yapan, dinî hizmet ve faaliyetlerde bulunan her meşrepten bütün Müslümanları hürmetle selamlıyor, büyük küçük ellerinden öpüyor, dualarını bekliyor, onlara karşı kusurlarım olmuşsa bağışlamalarını diliyorum.
Aşağıdaki satırlar onlara değildir, kendilerini tenzih ediyorum.
Şimdi sadede gelelim:
Dinî hizmet ve faaliyetleri benliklerine, prestijlerine, zengin olmaya, voli vurmaya, köşeyi dönmeye, ün ve alkış kazanmaya, bozuk ve sapık düzenin haram rantlarını yemeye alet edenler vardır. Onların bu dine, bu ümmete verdiği zarar azılı, militan, agresif, amansız kafirlerin verdiklerinden daha fazla ve ağırdır.
Dini, Kur'anı, imanı, Şeriatı ucuz veya pahalıya satanlardan daha alçak kim olabilir?
Bu imana, bu dine, bu Kur'ana nasıl hizmet edileceğini Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz göstermiştir.
Ashab-ı Kiram radiyallahu anhüm ecmâîn onun yolundan gitmiştir. Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn efendilerimiz o yolda azimle ve istikametle yürümüştür.
Asrımıza kadar karnen ba'de karnin din eimmesi, gerçek ulema, gerçek fukaha, gerçek müfessirler ve muhaddisler, gerçek hizmetkarlar, gerçek meşayih ve mürşidler, Ehl-i Beyt-i Mustafa hep Peygamber yolundan yürümüşlerdir.
Onlar dini, imanı, Kur'anı, Şeriatı ticarete, benliğe, dünya çıkarlarına alet etmemişler, vasıta kılmamışlardır.
İcabında kırbaçlanmışlar, zindana atılmışlar, öldürülmüşlerdir ama doğru yoldan, hak metottan inhiraf etmemişlerdir (sapmamışlardır).
Bugün bazı sefiller dini, imanı, mukaddesat-ı islamiyeyi, Şeriat-ı garra-i Ahmediyeyyeyi sömürmektedir.
Onların yaptığı hizmet değil, sebeb-i hezimettir.
İhlasla kılınmayan namazın Allah katında makbul olmayacağına dair kesin haberler vardır.
Diğer ibadetler de böyledir.
Allah rızası için değil de, halka kendisi için bu ne hayırsever zenginmiş dedirtmek için hayır hasenat yapanların Cehenneme atılacağını Resulullah bildirmiştir.
Dinimizin temel farzlarından biri de istikamettir yani doğruluk ve dürüstlüktür.
Hayber gazvesinde bir çift ganimet ayakkabıyı alıp gizleyen sonra çarpışmada öldürülen kimsenin cenaze namazını Resûl-i Zişan Efendimiz kılmamıştır.
Riba alıp verenler ateştedir.
Zekatları, Kur'ana Sünnete ve Şeriata aykırı olarak toplayan ve sarf edenler haindir, merduttur.
İslam dininin yeminlerle ilgili hükümlerini çiğneyenlerin vebali büyüktür.
Haram yiyenlerin dünyada ve ahirette rezil ü rüsvay olacağı bildirilmiştir.
Müslüman, Kur'ana Sünnete Şeriata aykırı bir kötülük görürse, gücü yetiyorsa eliyle fiilen, buna gücü yetmiyorsa diliyle kalemiyle, buna da iktidarı yoksa kalbiyle buğz ederek o kötülüğe karşı gelir. Bu sonuncusu, yani kalbiyle buğz etmek imanın asgarîsidir buyurmuştur Resulullah.
Zulüm ve haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Zulüm ve haksızlığı alkışlayan yağcılar ve yalakalar denî, sefil insanlardır.
Elde fırsat ve imkan varken Müslümanların birleşmesi, tek bir Ümmet haline gelmesi, başlarına ehil ve layık bir İmam-ı Kebir seçmeleri için çalışmayanlar derin bir gaflet içindedir.
En büyük fitne ve fesat, imkan olduğu halde marufla emr etmemek ve münkerden nehy etmemektir.
Bilen Müslümanlar, bilmeyen Müslümanları bilgilendirmez, aydınlatmaz, uyarmazsa vazifelerini yapmamış olurlar.
Başlarındaki ruhbanları erbab haline getirenler, mâsum görenler açık bir sapma içindedir.
Kur'ana göre Allah katında üstünlük ancak taqva iledir. Taqvanın yerine cemaat intisabını koyanlar büyük yanılgı içindedir.
Emanetleri ehil olanlara değil de, "bizden olanlara" verenler hem dine, hem mülke zarar veriyor, darbe vuruyorlar.
Beş vakit namazda camilerin erkeklerle dolu olması gerekir, kadınlarla değil!
Resulullah'ın (Salat ve selam olsun ona) mütevatir, mânen mütevatir, sahih hadislerini inkar, red ve tekzib edenler hak yoldan çıkmıştır.
Kur'an ayetleri ve Peygamber Sünneti, AB'nin ve Feminizm ideolojisinin normlarına, değerlerine, kriterlerine göre ayarlanamaz, ayıklanamaz, yorumlanamaz. Böyle yapanlar haindir.
Bütün İslamî hizmetlerin, faaliyetlerin, lisan, beden, mal ile yapılan ibadetlerin ihlas ile yapılması gerektir.
Din ticareti ticaretlerin en kötüsüdür.
Ribayla, rüşvetle, haram yol ve metotlarla, ihalelere fesat karıştırılarak, gayr-i meşru komisyonlar alarak elde edilen bütün servetler cehennemî servetlerdir.
Fa'tebirû yâ ulü'l-ebsar!..
* (İkinci yazı)
Adalet İslam'ın Diğer Şartlarındandır
ALLAH biz mü'min kullarına adaleti emr ediyor.
İslam'ın, bildiğimiz beş temel şartından başka şartları da vardır, adalet bunlardan biridir.
Adalet Kur'anla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbittir.
İslam adaleti emr etmiyor diyen dinden çıkar, kafir-mürted olur.
İslam'da, amaca ulaşmak için her vasıta mübah değildir.
Müslüman namazını kılar, orucunu tutar, zekatını (dosdoğru) verir, diğer farzları eda eder, Peygamberin Sünnetine ve ahlakına yapışır ve Allah'ın fazlını, nasrını, tevfiqini bekler. Allah doğru kullarına yardım edeceğine dair vaatte bulunmuştur.
İslamî hizmetler ve faaliyetler zulümle birlikte yapılmaz.
Beş vakit namaza ve cemaate önem vermemek, bunları ya terk etmek, yahut hafife almak bir zulümdür.
Kur'an zekatın kimlere, nasıl verileceğini beyan etmiştir. Zekatlar tüzel kişilere yani derneklere, vakıflara, cemaatlere, tarikatlara verilmez. Öncelikle Müslüman fakirlerin ve Müslüman miskinlerin hakkı olan zekatları fıkha ve Şeriata aykırı olarak toplayanlar ve sarf edenler zalimdir.
Müslümanların birlik ve beraberlik içinde bir Ümmet çatısı altında toplanmaları farzdır. Birlik ve beraberliği bozanlar zalimdir.
Mü'minlerin birbirlerini sevmeleri, hayırlı işlerde birbirlerine yardımcı olmaları farzdır. Mü'min kardeşine düşmanlık eden zalimdir.
Kur'an mü'minlerin kafirleri dost ve velî edinmesini yasak kılmıştır. Sâlih Müslümanları bırakıp da küffarla işbirliği yapanlar hain ve zalimdir.
Resulullah Efenhdimiz (Salat ve selam olsun ona) "Mazlum olsun, zalim olsun Müslüman kardeşine yardım et" buyurmuşlar, Ashab mazluma (zulme uğrayana) yardımı anladık da zalime yardım nasıl olur diye sorunca "Elini onun eli üzerine koyarsın" (yani zulmüne mani olursun) cevabını vermişlerdir.
Müslüman kin tutmaz, Müslüman intikam almaz.
Kimde kin varsa onda din yoktur.
Afv ahsen-i intikamdır.
Arıların, karıncaların bile başkanları varken, Müslümanların İmam-ı Kebirsiz, Emîrsiz olmaları reva-i hak mıdır, caiz midir?
Emanetleri ehliyetsizlere vermek büyük bir adaletsizlik, büyük bir zulümdür.
Fırka, hizip, cemaat holiganlığı yapmak zulümdür.
Mü'minleri bizden olanlar, bizden olmayanlar diye ayırmak büyük bir yanlıştır.
Ümmet-i Muhammed sarsılmaz bir birlik içinde çeşitlilikler arz eder.
İslamdan başka hak din vardır demek büyük bir zulümdür. Böyle söyleyenler öncelikle kendilerine zulm etmiş olur. Çünkü bu inanç onları manevî bir felakete sürükler.
Kandırdıkları Müslümanların veballeri de onlar üzerinedir.
Kur'ana uymayanlar, Peygamberin yolundan gitmeyenler, Şeriata aykırı işler edenler kendilerine büyük zulm etmiş olur.
Allah adaleti sever.
Allah zulmü ve zalimleri sevmez.
Allah, Müslümanların, işleri ehil ve mu'temen kişilerle istişare ederek halletmelerini ister.
Akıllı ve olgun Müslüman riyasete talip olmaz.
Matlup olursa, ehil değilse kabul etmez.
Nefs-i emmarelerinin esiri olanlar, hem kendilerine, hem Ümmete zulm eder. Kur'ana kulak ver, "Hiç şüphe yok ki, Allah adaleti ve ihsanı emr ediyor" buyruluyor.
M.Ş.Eygi