21 Temmuz 2012 Cumartesi

yorgun yüreğim...


Ne çok yordum yüreğim ve ne çok yordular seni...
Bedenim yorulsa dinlendirirdim zihnim yorulsa belki oyalayabilirdim..
Ya yüreğim seni nasıl dinlendireyim…
Hangi gölgelik dinlendirir ki söylesene seni hangi ırak belde iyi gelir..
Acıtılmışlık var içinde yüreğim biraz kanatılmışlık..
Ne bir tabip çare olur derdine ne de bir merhem var bu naçar haline..
Senin çarende derdin de saklı kendi içinde…

Neler yormadı ki seni nelerle yoğrulmadın ki?..

Hatırlar/mı/sın?..

Arş-ı Ala neler tefekkür ettirirdi  sana?.

Yıldızlar yağmurlu geceler sonra uzun yürüyüşlerde yollar..
Söze sığar mı hatırlananlar değer bilir mi hatırda kalanlar?.
Kaç kez şahit oldu gözyaşına yıldızlar aya mı sormalı sessiz feryatlarını yoksa?..
Ah yüreğim ne çok hatırlayışların var ne çok hatırda kalışlar..
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var diyorlar
bir fincan değilse de bir acı kahve yudumlamışlığım var..
Bir fincanın kırk yılsa hatırı söyler misin yüreğim bir ömür  acının ki ne kadar?..

Ah sızılar ah sızlayışlar…
Bugün HüzüN yanıma düştü bütün yağmurlar..
Islandım biraz gözyaşımda..

Yağmur yeryüzünün bereketi olup düşer ya buluttan..
Gözyaşımda öyle boşalır yanaklarımdan…
Yaşım yüreğe bereket olası gözyaşım..
Sal ki yeşersin yürekte umutlar..
Sal ki bahara dönsün yarınlar…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder