Allâh Rasûlü (sav), bir gün mescidden eve dönerlerken yolu üzerinde birbirler...iyle oynayan çocuklara rastladı. Fakat birden mübârek gözlerine, bir köşecikte kanadı kırık bir kuş gibi hüzünle akranlarını seyreden boynu bükük bir çocukcağız ilişti. Hemen şefkatle çocuğa doğru yöneldiler. Gönülleri okşayan tebessümüyle:
“–Yavrucuğum! Sen niçin arkadaşlarınla beraber oynamıyorsun?” diye sordular.
Çocuğun gözleri doldu:
“–Benim babam öldü! Hem oynayacak kardeşim yok!..” dedi.
Hz. Peygamber (sav), mübârek elleriyle çocuğun başını okşadı ve o esnâda yanında duran torunu Hz. Hasan’ı işâret ederek:
“–Sen Hasan’ın kardeşi olmak istemez misin?” dedi.
Bunun üzerine çocuğun yüzündeki keder ifâdesi silindi; elemi, mâsûm ve tatlı bir tebessüme döndü.
İşte Hz. Peygamber (sav), ufacık bir çocuğun gönlüne bile kıymet verir, sevgi, şefkat ve merhametiyle onu kuşatırdı. Böylece ümmetine hakîkî bayramın yolunu gösterirdi. (Osman Nuri Topbaş, İslam İman İbadet, Erkam Yay.)
“–Yavrucuğum! Sen niçin arkadaşlarınla beraber oynamıyorsun?” diye sordular.
Çocuğun gözleri doldu:
“–Benim babam öldü! Hem oynayacak kardeşim yok!..” dedi.
Hz. Peygamber (sav), mübârek elleriyle çocuğun başını okşadı ve o esnâda yanında duran torunu Hz. Hasan’ı işâret ederek:
“–Sen Hasan’ın kardeşi olmak istemez misin?” dedi.
Bunun üzerine çocuğun yüzündeki keder ifâdesi silindi; elemi, mâsûm ve tatlı bir tebessüme döndü.
İşte Hz. Peygamber (sav), ufacık bir çocuğun gönlüne bile kıymet verir, sevgi, şefkat ve merhametiyle onu kuşatırdı. Böylece ümmetine hakîkî bayramın yolunu gösterirdi. (Osman Nuri Topbaş, İslam İman İbadet, Erkam Yay.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder