27 Ekim 2012 Cumartesi

merhaba dost yalnızlığım...


MERHABA DOST YALNIZLIĞIM
Hoşgeldin sefalar getirdin gönül evime.
Buyur geç her zamanki yerine sana yüreğimin sıcaklığını almış
bir fincan kahve tadında acı ve hüzünlerimi ikram edeyim. İçine şeker yerine gözyaşlarımı dostluğumu sohbetimi koyayım.
Neler gördük seninle neler yaşadık yalnızlığım!
İhanet hırkasını sırtına geçirmiş ne "dost" yüzleri tanıdık.
Bilmedik bilemedik yalnızlığım bunu bize öğretmediler.
Duygu simsarlarının elinde saf duygularımızın
üç-beş kuruşa satıldığına şahit olmadık mı?
Yüreğimizden her vuruluşumuzda her kanayışımızda
insana duyduğumuz sevgiye sarılmadık mı?
Dönüp dönüpte yaramızı kendimiz sarmadık mı?
İnsanların ikinci yüzlerini sonradan öğrenedik mi acıyla hüzünle..
Ahh yalnızlığım!
Bilmedik bilemedik bize bunu öğretmediler.
Yüzümüze vuran yalancı bir güneşe açmadık mı
gönlümüzün tüm çiçeklerini.
Oysa bilemedik yalnızlığım her yalancı baharın ardından
zemheri bir ayazın geleceğini. Kaç kere vurulduk
kaç kere ayaza vurduk üşüdük titredik ne boralara ne fırtınalara
verdik yüreğimizi. Kanadık incindik bin acı sözle.
Bilmedik bilemedik..
Bunları bize öğretmediler yalnızlığım
Bunca şeye rağmen gönlümüzdeki filizleri hep Canlı tuttuk
saldık köklerini filizlerimizin Toprak anaya.
belki şu an zayıf ve cılız ama direniyor.
Biliyorum bir Gün o da güçlenecek.. Tıpkı yüreğimizdeki küçük
masum kız gibi gözleri ufukta hep ileriye ve umuda yürüyecek.
umudunuz hic kaybolmasın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder