3 Temmuz 2015 Cuma

Göç..




GÖÇ 
Göç oldu bir acıdan öbür acıya 
oysa sağrısı kurumamıştı atımızın 
daha dün sürüp gelmiştik buralara 
bugün göründü yine yolların ucu
Devrildi kıl çadırlar seher vakti 
usulca uyandırıldı çocuklar 
ve kadınlar bohçası çözülmemiş 
bir keder gibi gibi düştüler yola
Turnalar gitti biz gittik 
bitmedi peşimizdeki nal sesleri 
nerde konaklasak tedirgindik 
kuruyordu ırmaklar ve göller
Bir yangın gibi taşıyıp durduk 
kederi ve acıyı göğsümüzde 
yer gök duman içindeydi sanki 
genzimizi yakıyordu ayrılıklar
Zulüm bırakmadı peşimizi hiç 
biz gittik o buldu izimizi 
konar göçer olduk yedi iklimde 
tanığımızdır dağlar taşlar
Yalnız bir öfke ışıltısı kaldı 
gözlerimizin yorgun sularında 
yaşamak bir inat oldu artık 
yaşamak bir direnme oldu zulme
Ve işte devrildi yine kıl çadırlar 
göç başladı bir acıdan bin acıya 
Geride akşamın küllenen ateşi 
ve susturulmuş çocuk sevinçleri kaldı 
AHMET TELLİ 

bilmiyorum...



Biraz yorgunum.
Kavgaları birikiyor insanın.
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla
Yaşımdan yorgun, 
yaşımdan telaşlıyım bugünlerde.

Kaç yaşındayım dahi saymadım!
Bilmiyorum.
Belki kırklarımdayım, belki otuzlarımda.
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında.
Hiç bilmiyorum.
Erdem BEYAZIT

hayırlısı...




" Hayırlısı "
Ne uzun bir kelime!
Açıp baksan manayı,
Ne sevgiler, ne kanamalar,
Ne hasretler, ne bekleyişler,

Ne yaralar, ne acılar, ne umutlar çıkar...

incitmeyesin!



El ile dövseler de, dil ile sövseler de
Bin kez incitseler de, bir can incitmeyesin!
Osman Hulusî Efendi