İnsan kendini Kelime-i Tevhid söylemeye,
‘La ilahe İllallah’ demeye alıştırmazsa,
Ölüm döşeğinde iken onu hatırlaması ve söylemesi güç olur.”
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri
İmanınızı La ilahe illallah ile yenileyiniz.” Müsned, 2:359 hikmetini soruyorsunuz. Onun hikmeti çok Sözlerde zikredilmiştir.
Bir sırr-ı hikmeti şudur ki: İnsanın hem şahsı, hem alemi her zaman teceddüt ettikleri için, her zaman tecdid-i imana muhtaçtır. Zira insanın herbir ferdinin manen çok efradı var. ömrünün seneleri adedince, belki günleri adedince, belki saatleri adedince birer ferd-i ahar sayılır.
çünkü, zaman altına girdiği için, o ferd-i vahid bir model hükmüne geçer, hergün bir ferd-i ahar şeklini giyer.
Hem insanda bu taaddüt ve teceddüt olduğu gibi, tavattun ettiği alem dahi seyyardır. O gider, başkası yerine gelir. Daima tenevvü ediyor, hergün başka bir alem kapısını açıyor.
İman ise, hem o şahıstaki her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiği alemin ziyasıdır. " Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." ise, o nuru açar bir anahtardır. Hem insanda madem nefis, heva ve vehim ve şeytan hükmediyorlar; çok vakit imanını rencide etmek için, gafletinden istifade ederek, çok hileleri ederler, şüphe ve vesveselerle iman nurunu kaparlar.
Hem zahir-i şeriate muhalif düşen ve hatta bazı imamlar nazarında küfür derecesinde tesir eden kelimat ve harekat eksik olmuyor. Onun için, her vakit, her saat, hergün tecdid-i imana bir ihtiyaç vardır.
Mektubat